Maddi Gerçek ve Adalet

Mahkemede adalet, hakimin kararı gerçekler üzerine kurulmuş; adil kurallar isabetli olarak uygulanmış olsa bile tecelli etmez; bundan önce yargılamanın gerçeği isabetli olarak çıkartmış; uygulanacak kurallar yeterince tartışılmış olması gerekir;

Yargılama usulü maddi gerçeğin dava açıldıktan sonra ortaya çıkarılmasını öngörüyor ise mahkeme salonları uyanık ve güçlülerin saf ve zayıf olanları haksız çıkarmaya çalıştığı kirli muharebe sahnelerine döner; haklılar maceraya sürüklenirken mahkemeler işyükü altında boğulur,

Çünkü bir yanda haksız olduğu ve kaybedeceği sonradan belli olan davalar da mahkemeye yansıtılırken, diğer yanda yöneticiler vatandaşı harç ve benzeri yöntemlerle mahkemeye gitmekten caydırmaya veya cezalandırmaya çalışır.

Maddi gerçek uyuşmazlığın mahkemeye intikalinden sonra iddia ve savunma aşaması bitmeden önce çıkarılırsa uyuşmazlık konuları kolay teksif olur, tarafların uzlaşma olasılığı artar ve hakimlerin işi nispeten azalır.

Fakat bu durumda haklı olarak şunu sormak gerekir: “Madem öyle o zaman gerçekler dava açılmadan önce ortaya çıkarılması daha doğru olmaz mı?” Doğrusu o olur; öyledir elbette!

“Türkiye’de durum nedir?” derseniz: maalesef çok acıdır! mahkemede gerçekler hiç bir zaman tam olarak ortaya çıkmaz. Mahkemelerin kararları maddi gerçeğe dayanmaz; hakim önüne getirilenlere ve vicdani önyargısına (hatalı olarak kanaat diyoruz) karar verir ve kimseyi tatmin etmez! Dolayısı ile adalet tecelli etmez; edemez.

“Çaresi nedir?” derseniz: yukarıda saydıklarımdır. Mahkemeye intikal ettirmeden önce maddi gerçek ortaya çıkarılmalı; iddia ve savunma maddi gerçeklerin üzerine kurulmalıdır. İşte o zaman avukatlığın itibarı, iş imkanları, geliri, hizmetin kalitesi ve yetkisi artar; yargılama hukuka odaklanır ve adalet gerçekleşir.

“Nereden mi biliyorum?” Biliyorum çünkü gelişmiş hukuk sistemleri böyle işliyor; uluslararası tahkim böyle çalışıyor; diğerleri bizim gibi nal topluyor.

Son sözüm ise: yargılama usulü kanunları gerçeği en hızlı şekilde ortaya çıkaracak şekilde tasarlanmayan ülkelerde yargı bağımsız olamaz; bağımsız olması tavsiye de edilmez. Çünkü gerçeği ortaya çıkaramayan yargılamalar mahkemeleri elini ayağını bağlar; ipini de haksız ve adaletsizlere teslim eder.

Paylaş:

Diğer Yazılar
Görevsiz ve yetkisiz İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atadığı gibi, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin de CHP merkez yönetimine kayyım ataması halinde, demokrasimize yargı vasıtası…

8 dk.

Ana muhalefet CHP’nin cumhuriyet savcılıkları hakkında en çok şikâyet ettiği konu 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nu ve arkasından yönetim kadrosunu gözaltına alıp tutuklattıran İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek. Gerçekten de CHP…

9 dk.

Rezalete bakar mısınız! Ana muhalefet CHP’nin bir büyükşehir belediye başkanı, iddialara göre, hakkındaki ciddi yolsuzluk soruşturmaları nedeni ile tutuklanıp cezaevine konmaktan kurtulmak için yıllardır mensubu olduğu CHP’den, iktidardaki AK Parti’ye…

4 dk.